Miras Markasını Dünyaya Tanıtmak En Büyük Hayalim ve Hedefim

22.08.2021

İş Kadını ve Ressam Nigar Helmi, Be Goddes’ın başarısını ve Miras markasının yolculuğunu Klass’a anlattı.  

Dünyanın dört bir yanında en prestijli lokasyonlarda yer alan “Bee Goddess” markasının Azerbaycan distribütörlüğünü üstlenen kendi markası “Miras” ile de mücevher sektöründe yeni ve farklı bir girişime imza atan Nigar Helmi, bu başarılarını İnternational Golden Palm Awards  töreninde “Yılın Girşimci İş Kadını” ödülünü alarak taçlandırdı. Azerbaycan’ın derin medeniyet ve tarihini yansıtan Miras-ı Karabağ koleksiyonuyla dünya mücevher piyasasına bir Azerbaycan markası kazandırmak için yola çıkan Nigar Helmi, bu koleksiyonunda Karabağ’ın kurtuluşunu eşsiz tasarımları ve sembollerle anlatıyor. Aynı zamanda ressam olan Nigar Helmi ile “Yılın Girişimci İş kadını” ödülünün kendisi için ne anlam ifade ettiğini, iş hayatına atılma hikayesini, Azerbaycan’da büyük bir ilgi gören Be Goddes markasını ve özel bir anlam taşıyan Miras-ı Karabağ koleksiyonunu Klass okurları için konuştuk.

Nigar Hanım, International Golden Palm Awards töreninde “Yılın Girişimci İş Kadını” ödülüne layık görüldünüz. Sahneye çıkıp ödülü aldığınızda neler hissettiniz?
Büyük gurur hissi ile ödülümü almaya çıktım. İnsan çok çalışıp, emeğinin karşılığını aldığında mutlu ve motive oluyor. Bildiğiniz üzere, 2020 ve 2021 seneleri herkes için olduğu gibi benim için de çok zor geçti. Ben karantina dönemini kapsayan bu süreci kendim için bir avantaja dönüştürmek istedim ve kendimi stüdyoya kapatarak 11 ay kendi solo sergime hazırlandım. 


Sanatçı kimliğinizin yanında girişimci yönünüzle de biliniyorsunuz. İş hayatına atılma fikri sizde nasıl oluştu?

2006 yılında üçüncü üniversitemden mezun olduktan sonra aynı yıl organizasyon-dekorasyon alanında hizmet veren bir aile şirketi kurduk ve burada 12 yıl boyunca çok güzel işlere imza attık. Konferanslar, düğünler, çeşitli davetler, özel ve devlet şirketlerinin organizasyon işleri ile ilgilendik.  Sanatçı yönüm de olduğu için şirketin tüm konsept tasarımları ile ben ilgilendim. Çocuklarım Londra’da TASİS okulunu kazandıktan iş hayatımı ikinci plana atıp Londra-Bakü arasında gidip geldiğim yoğun bir sürece girdim. Ama sanatla ilgilenmeyi ve resim yapmayı hiç bırakmadım. Sonra bir oğlum Westminster Üniversitesi’nde İş Yönetimi, diğer oğlum da ABD’de Purdue Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi okumaya başladıktan sonra yeniden iş hayatıma döndüm. Ve dönüşüm tabii ki “Bee Goddess” ile oldu, çünkü uzun zaman bu markanı müşterisi olarak felsefesini çok sevmiştim. Aslında Bakü’de mağaza açma fikri uzun zaman önce aklımıza gelmişti. Piyasada inişler çıkışlar olduğu için projeyi ertelemiştik. 2019 yılı 1 Mart itibariyle de Bakü Bee Goddess butiğimizin kapılarını açtık. 

Bee Goddes mağazası Bakü’nün en değerli lokasyonu olan Aziz Aliyev Caddesi’nde önemli bir başarı yakaladı. Azerbaycan halkı tarafından bu denli rağbet görmenizin sırrını bizimle paylaşabilir misiniz?
Bakü’de herkes kardeş ülke Türkiye’yi çok seviyor. Bu markayı tanıdıktan sonra ne kadar farklı, şık ürünleri olduğunu ve ne kadar derin bir felsefesi olduğunu gördüler. Bence, Be Goddes’ı farklı kılan şey de bu. Bunun yanında markayı nasıl temsil ettiğiniz de önemli bir konu. Doğru insanlarla çalışmanız, doğru pazarlama stratejileri belirlemeniz işin en önemli kısmı.


Kendi markanız ‘Miras’ ile de Miras-ı Karabağ adında bir koleksiyona imza attınız.  Bu koleksiyonun anlamı nedir?
Miras markasını kurma uzun zamandır aklımdaydı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in mükemmel liderliği ile yönetilen 44 günlük ikinci Karabağ Savaşı zamanı Avrupa ülkeleri tarafından Azerbaycan’a yapılan haksızlığı gördüğümde bu fikri hayata geçirmeye karar verdim. Dünya mücevher piyasasına bir Azerbaycan markasını tanıtma zamanı gelmişti.  Çok kısa bir zaman diliminde markamızı kurduk ve ilk koleksiyonumuzu Karabağ’a ithaf ederek ismini Miras-ı Karabağ koyduk. Mirası-ı Karabağ koleksiyonu bizim milli, tarihi ve medeni değerlerimizden ilham alarak yapılmıştır. Karabağ’ın nadide çiçeği olan Harı bülbül kurşunlarla kombine edilerek, insanlara bu mücadelenin ne kadar zor ve ne kadar gurur verici olduğunu tüm zarafeti ile anlattı. Suşa şehri, Azerbaycan Özel Kuvvetleri tarafından küçük tabancalar ve bıçaklarla, çok zor hava şartlarında 1420 metrelik kayalara kablolarla tırmanılarak 30 senelik esaretinden kurtarılmıştır. O yüzden bu koleksiyonda özel kuvvetlerin kullandığı kablolarını simgeleyen zincirler, kurşunlar yapıldı.  Bilindiği üzere lale çiçeği Osmanlı İmparatorluğu’nun sembolüydü. Türk milletine bir teşekkür olarak Miras-ı Karabağ koleksiyonunda laleler de kullandık. 
 
Koleksiyonunuzda ne tür parçalar var?
Koleksiyonda Harı bülbül kurşunlu yüzük ve küpeler, kablolu küpeler, lale bulunan kolye ve yüzükler var.  En yakın zamanda erkeklere özel bir koleksiyon da yapacağız. Koleksiyonumu tamamlamak adına benim Karabağ serisi yağlı tablolarım ve ipek şal olarak sunulacaktır.

Mücevher sektöründe bundan sonrası için hedefleriniz nelerdir?

Miras markasını dünyaya tanıtmak en büyük hayalim ve hedefim. İnşallah elimden geleni yaparak bu arzuma en kıza zamanda ulaşırım. Dünyaya, Azerbaycan’ın derin medeniyet ve tarihi değerlerini kendinde barındıran bir “Made in Azerbaijan” markası tanıtmak istiyorum.